444 3 703

Sık Görülen Kadın Hastalıkları

 

Kadın vücudu doÄŸanın en karmaşık ve gizemli yapılarından biridir. İçinde binlerce süreç eÅŸ zamanlı olarak gerçekleÅŸirken bazen bu karmaşıklık bazı sorunları ve hastalıkları da beraberinde getirebilir. Bu hastalıklar kadının üreme kapasitesini, cinsel hayatını ve bazı durumlarda da yaÅŸamını tehdit eden boyutlara ulaÅŸabilir. İşte  sık görülen kadın hastalıkları, sebepleri ve tedavi yöntemleri:

Kadın Hastalıkları Nedir?

Kadın hastalıkları rahim, yumurtalık, fallop tüpleri ve dış genital organları kapsayan kadın üreme sistemini etkileyen hastalıkları ifade eder. Bu hastalıklar genellikle jinekolojik hastalıklar olarak bilinir ve sıkça görülür. Ancak bazıları potansiyel tehlike oluÅŸturan kadın hastalıkları kategorisinde deÄŸerlendirilir.

En Sık Görülen Kadın Hastalıkları Nelerdir?

Bir kadının yaÅŸamı boyunca sıklıkla karşılaÅŸtığı kadınsal rahatsızlıklar arasında adet görememe, miyom, aÄŸrılı adet görme, polikistik over hastalığı, çikolata kisti ve vajinal akıntı bulunur. Ne tür bir hastalığınız olursa olsun erken teÅŸhis ve tedavi büyük önem taşır. Bu nedenle belirtiler ortaya çıktığında vakit kaybetmeden doktorunuza baÅŸvurmalısınız. "En sık görülen kadın hastalıkları nelerdir?" sorusunun yanıtı aÅŸağıdaki gibidir:

AÄŸrılı Adet Görme: ÇoÄŸu kadın yaÅŸamının bir evresinde aÄŸrılı adet görür ancak aÄŸrının ÅŸiddeti kiÅŸi özelinde farklılık gösterir. YaÅŸanan adet aÄŸrısı kramp ÅŸeklinde kasık ve bele, bazı durumlarda da bacaklara vurabilir. İlk âdet kanaması ile baÅŸlayan ve her adet sürecinde farklı ÅŸiddetlerde görülse de yaÅŸanan sancılar genellikle hormonal durumlardan kaynaklanır. Ancak ilk âdet kanaması dönemlerinde yaÅŸanmayan ve sonrada ortaya çıkarak giderek ÅŸiddetlenen aÄŸrı durumunda da altta patolojik bir durum yatıyor olabilir. Rahim ve/veya rahim aÄŸzı tümörleri, rahim aÄŸzında darlık, endometriozis, çevre organlarda ve/veya rahim-yumurtalık-tüplerde enfeksiyon, over kistleri, miyom bu duruma neden olabilir.

Vajinal Akıntı: Kadının saÄŸlığı için önemli olan akıntı vajina duvarları ve içindeki ayrıca rahim aÄŸzındaki bezelerden salgılanan sıvılar tarafından saÄŸlanır. Bu sıvılardaki bir artış veya deÄŸiÅŸiklik vajinal akıntı sorununa yol açabilir. Standart vajinal akıntı berrak olup sıvı yumurta beyazına benzer ve koku oluÅŸturmaz. Bu tür akıntılara fizyolojik akıntı adını veririz. Ancak yeni beliren, yoÄŸun sarı, yeÅŸil, kahverengi, kanlı, köpüklü, kötü kokulu veya idrara çıkarken ve cinsel iliÅŸki esnasında aÄŸrı ve yanma ya da anormal kanama semptomlarına sahip akıntılara enfeksiyon kaynaklı akıntılar denir. Enfeksiyonların tedavisi genellikle ilaçlar ve vajinal tabletler kullanarak gerçekleÅŸtirilir.

Adet Görememe: Ergenlik çağındaki bir kızın adet görmemesi ile 50 yaşındaki bir kadının adet görmemesi arasında belirgin etken farklılıkları bulunur. Ancak üreme yaÅŸamının aktif olduÄŸu 20-45 yaÅŸları arasında adetin kesilmesinin en yaygın sebebi genellikle hamileliktir. Bu nedenle adet görememe ÅŸikayetiyle doktora baÅŸvuran kadınlardan ilk olarak hamile olup olmadıkları öÄŸrenilir. EÄŸer bu konuda belirsizlik varsa durum mutlaka testler yoluyla doÄŸrulanmalıdır. Her türlü test uygulandığı halde adet görememenin kaynağı belirlenemeyebilir. Böyle durumlarda kiÅŸinin psikolojik hali de önemli rol oynayabilir. Mevsim geçiÅŸleri, uzun mesafeli seyahatler, ani kilo deÄŸiÅŸiklikleri ve yoÄŸun egzersiz gibi durumlar da adet görülmemesine yol açabilir. Åžok edici deneyimler ve travmalar da adet döngüsünü etkileyebilir. İleri yaÅŸtaki kadınlarda ise adet görememenin en sık rastlanan sebebi menopozdur. Ardışık 6 ay boyunca adet görmeyen kadınlar laboratuvar testlerinden sonra menopoz aÅŸamasında kabul edilir. Menopoz bazen beklenenden daha erken yaÅŸlarda meydana gelebilir. EÄŸer ailede böyle bir durum söz konusu ise, ekstra dikkatli olunmalıdır. Bu tür bir senaryoda kadının doÄŸurganlık yeteneÄŸini koruyabilmek için yumurtalarının dondurulması önerilebilir.

Polikistik Over Hastalığı: Polikistik over sendromu kadınların üreme döneminde karşılaÅŸtığı en yaygın hormonal rahatsızlıklardan biri olup yumurtalıklarda minik sıvı dolu keselerin meydana gelmesiyle tanımlanır. Bu durum düzensiz menstrüasyonlara normalden farklı hormon seviyelerine ve kısırlığa yol açabilir. Polikistik over sendromlu kadınların büyük çoÄŸunluÄŸunda insüline karşı direnç geliÅŸir ki bu da insülin seviyelerinin yükselmesine neden olur. Yüksek insülin seviyeleri ise yumurtalıklarda androjen hormonlarının aşırı salgılanmasını destekler ve bu ÅŸekilde tipik polikistik over sendromu semptomları belirginleÅŸir. Dahası polikistik over sendromuna sahip kadınlar daha yüksek oranda obezite riski taşımaktadır ve bu durum hormonal dengesizlikleri daha da ağırlaÅŸtırabilir.

Miyomlar: Miyomlar üreme çağındaki kadınların rahimlerinde ortaya çıkan anormal dokulardır. Kadın saÄŸlığı ile ilgili en yaygın sorunlardan biri olan miyomlar rahim kas tabakasının anormal bir ÅŸekilde çoÄŸalması sonucu meydana gelir. Miyomlar rahimde en sık görülen iyi huylu tümör tipidir. Genelde 30-40 yaÅŸlarındaki kadınlarda görülürken nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak yapılan çalışmalar östrojen hormonundaki deÄŸiÅŸiklikler ve genetik yatkınlığın etkili olduÄŸunu belirtir. Menopoz döneminde hormon seviyelerinin düÅŸmesiyle miyomların boyutunda da azalma görülebilir. Miyomlar genellikle semptom göstermezler ama bazı durumlarda düzensiz, yoÄŸun ve uzun süreli kanamalarla kendini belli eder. Büyük boyutlara ulaÅŸtıklarında ise karın ÅŸiÅŸkinliÄŸi, sindirim sorunları, karın aÄŸrısı ve gaz gibi problemlere yol açabilirler. Çok nadiren cinsel iliÅŸki sonrası kanama da yapabilir.

Çikolata Kisti: Endometriozis rahimin içini kaplayan endometrium tabakasının rahim dışına taşıp büyüdüÄŸü ve genellikle aÄŸrılı olan bir hastalıktır. En çok yumurtalıklar, fallop tüpleri ve pelvis bölgesinde görülür. Üreme çağındaki yaklaşık 176 milyon kadını etkileyen bu yaygın hastalığın farkındalığı oldukça düÅŸüktür. Her yaÅŸ grubundaki kadını etkileyebilse de en sık 30'lu ve 40'lı yaÅŸlardaki kadınlarda görülür.

İdrar Kaçırma: Kadınlarda oldukça yaygın olan idrar kaçırma sorunu pek çok kadının yaÅŸam kalitesini olumsuz etkiler. Birçok kadın idrar kaçırmanın utanılacak bir durum olduÄŸunu düÅŸünse de aslında bu tedavi edilebilir bir durumdur. İdrar kaçırma problemi kadınlarda tanı ve tedaviyi kolaylaÅŸtırmak için stres idrar kaçırma, urge idrar kaçırma, miks idrar kaçırma, taÅŸma idrar kaçırma olmak üzere dört farklı kategoriye ayrılır.

Kasık ve Bel Bölgesi AÄŸrıları: Kadınlar bel ve kasık aÄŸrılarına sıklıkla rastlanan saÄŸlık problemlerinden birini yaÅŸar. Bu aÄŸrının ÅŸiddeti kadınların günlük yaÅŸamlarını ve yaÅŸam kalitesini etkileyebilir. Bel ve kasık aÄŸrısının pek çok farklı sebebi olabilir. Bu aÄŸrılar üreme organlarından kaynaklandığı gibi idrar yolları, sindirim sistemi ya da iskelet sisteminden de kaynaklanabilir. Dolayısıyla bel ve kasık aÄŸrılarının nedeninin tam anlaşılabilmesi için aÄŸrının baÅŸlama ÅŸekli, süresi, yoÄŸunluÄŸu ve yayılım alanları incelenir. Bel ve kasık bölgesinde ortaya çıkan aÄŸrıların birçok farklı kaynağı olabileceÄŸi gibi bu durumun birçok sebebi de olabilir. Üreme organlarında meydana gelen enfeksiyonlar, yumurtalık kistleri, dış gebelik, sindirim sistemi enfeksiyonları bunlardan bazılarıdır. Bu nedenle bel ve kasık bölgesindeki aÄŸrıların tedavisi genellikle aÄŸrının sebebini hedefler. İlk olarak hastanın bel ve kasık bölgesindeki aÄŸrının nedeni belirlenir ve deÄŸerlendirilir. Bu deÄŸerlendirmenin sonucuna göre hastaya uygun tedavi yöntemi seçilir.

Cinsel Fonksiyon Bozuklukları: Cinsel arzu, orgazm ile ilgili sorunlar veya cinsel iliÅŸki sırasında aÄŸrı hissetme gibi durumlar cinsel iÅŸlev bozukluÄŸunu tanımlar ve kadınlarda oldukça yaygındır. Kadınların cinsel iÅŸlevlerinde herhangi bir zaman diliminde bozulma görülebilir. Cinsel istekte veya arzuda azalma en sık rastlanan cinsel iÅŸlev bozukluÄŸu semptomudur. Bunun dışında cinsel uyarılma zorluÄŸu, orgazm elde etmekte zorluk ve cinsel uyarılma esnasında aÄŸrı duyulması baÅŸka semptomlar olabilir. Kadınların cinsel tepkisi fizyolojik faktörlerin yanı sıra duygusal durumları, deneyimleri, inançları, yaÅŸam tarzları ve iliÅŸkileriyle de baÄŸlantılıdır. Bu faktörlerden herhangi birinde sorun yaÅŸanması cinsel iÅŸlev bozukluÄŸuna yol açabilir ve tedavi süreci genellikle birden fazla yaklaşım gerektirebilir. Bu tür sorunları tecrübe eden kiÅŸilerin tedavilerini ertelememeleri adına illaki saÄŸlık kuruluÅŸlarına baÅŸvurmaları önemlidir.

Kısırlık: Hormonal dengesizlikler ve cinsel yolla geçen hastalıklar gebeliÄŸi engelleyebilir. EÄŸer çiftin bilinen bir rahatsızlığı yoksa korunmasız iliÅŸkiye en az bir yıl devam etmeleri önerilir. EÄŸer bu süre zarfında gebelik gerçekleÅŸmezse erkekten sperm testi yapılır ve kadının rahim içi filmi çekilip hormon testleri uygulanır. DoÄŸurganlık sorunların tedavisinde ovülasyon programlanıp uygun zamanlarda cinsel iliÅŸki veya spermin rahime yerleÅŸtirilmesi (aşılamayla) ya da dış ortamda yumurta ve spermin birleÅŸtirilmesi (tüp bebek) yöntemleri kullanılabilir.

Vajinal Mantar: Mikotik vajinit olarak da bilinen vajinal mantar enfeksiyonları kadınların büyük oranda karşılaÅŸtığı bir durumdur ve yetiÅŸkin kadınların yaklaşık %75'i hayatlarının herhangi bir noktasında bu enfeksiyonu yaÅŸar. Genellikle hamilelik veya antibiyotik kullanımı sonucunda meydana gelen bu durum genellikle tedaviye olumlu yanıt verir. Hamilelik ve antibiyotiÄŸin yanı sıra; obezite, diyabet, bağışıklık sistemi zayıflığı, metabolik bozukluklar, sentetik iç çamaşırları, yerel alerjenler ve hormon kullanımı da mantar vajinitine yol açabilecek risk faktörleridir.

Yumurtalık Kisti (Over Kisti): Yumurtalık kistleri yumurtalıkların içinde ya da üzerinde bulunan ve içerisinde sıvı barındıran keseciklerdir. Kadınlar her yaÅŸta bu kistlerle karşılaÅŸabilir. Bazı yumurtalık kistleri aÄŸrıya veya pelvik bölgedeki basınca neden olurken bazıları hiçbir belirti göstermez. Adet düzensizlikleri genellikle yumurtalık kistleri ile ilgili deÄŸildir. ÇoÄŸu yumurtalık kisti kanserli deÄŸildir ve cerrahi müdahale gerektirmeyebilir. Kistlerin boyutları bir santimetreden küçük olabildiÄŸi gibi bazen 10 santimetreden daha büyük de olabilir.

Polip: Endometriyal ve servikal polipler rahim içi veya aÄŸzında oluÅŸabilen ve genellikle bu bölgelerden çıkan benign "et parçası" yapılarıdır. Bu polipler gebeliÄŸi engelleyebilir, düÅŸüklere sebep olabilir ve ara sıra kanama, adet döneminde aşırı kanama ve demir eksikliÄŸi gibi sorunlara yol açabilir. Polip tanısı jinekolojik muayene ve ultrason yardımıyla kolayca konulabilir. Rahim aÄŸzındaki polipler muayene esnasında alınabilirken rahim içindeki polipler histeroskopik (kamera destekli) bir prosedür ile cerrahi olarak çıkarılabilir.

Pelvik Enfeksiyon ve Rahim İltihabı: Pelvik enfeksiyon (iltihap) mikroorganizmaların vajina ve rahim aÄŸzından yukarı doÄŸru hareket etmesi sonucunda oluÅŸan üst genital bölge iltihabıdır. Pelvik enfeksiyon geçiren kiÅŸilerde karın içinde yapışıklıklar meydana gelebilir. Bu yapışıklıklar fallop tüplerini etkileyerek onların iÅŸlevini ve anatomisini bozabilir ve dolayısıyla gebe kalma zorluÄŸuna neden olabilir. Ayrıca bu durum ileride dış gebelik ihtimalini de artırır. Enfeksiyon tedavi edilmezse iltihap kana karışarak hayati tehlike yaratabilecek septisemiye neden olabilir. Kasık aÄŸrısı, akıntı ve ateÅŸ belirtisi olan pelvik enfeksiyonlar jinekolojik muayene, ultrasonografi ve kan testleri ile teÅŸhis edilebilir ve oral veya intravenöz antibiyotikler ile tedavi edilir.

Rahim Duvarı KalınlaÅŸması: Rahim iç duvarı endometrium adı verilen bir tabakadan oluÅŸur ve her ay gerçekleÅŸen âdet döngüsü sırasında hormonların etkisiyle kalınlaşır. Ancak gebelik oluÅŸmadığında bu tabaka vücut dışına atılarak incelir. Normalde 2-3 ayda bir adet olan kiÅŸilerde ise bu tabaka daha fazla kalınlaÅŸabilir. Rahim iç duvarının ultrason muayenesi sırasında normalden daha kalın olduÄŸu durumlar polip varlığını gösterebilir. EÄŸer rahim iç duvarındaki kalınlık azalmazsa veya menopoza yakın bir dönemde ortaya çıkarsa histeroskopik inceleme yapılıp örnek alınabilir veya doÄŸrudan örnek alınıp patolojik incelemeye gönderilebilir. Sonuçta endometriyal hiperplazi veya kanserli bir yapı tespit edilirse uygun tedavi veya ameliyat seçenekleri sunulur.

Rahim AÄŸzı Kanseri: Rahim aÄŸzı kanseri dünya genelinde kadınlarda en üçüncü yaygın kanser türü olup Türkiye'de SaÄŸlık Bakanlığı istatistiklerine göre 10. sırada yer alır. Bu kanserin nedeni tamamen anlaşılmış ve önlem alınabilir tek kanser çeÅŸididir. Rahim aÄŸzını kaplayan hücre tabakasının anormal hücrelere dönüÅŸmesi sonucunda 'kanser öncülü' olarak adlandırabileceÄŸimiz hücreler meydana gelir. EÄŸer bu kanser öncülü hücreler erken teÅŸhis edilip tedavi edilmezse rahim aÄŸzı kanserine dönüÅŸme riskleri bulunur. Jinekolojik muayene sırasında kullanılan papsmear tarama testinin hem bu kanser öncülü hücreleri hem de mevcut kanser hücrelerini erken belirleme yeteneÄŸi vardır ve bu nedenle çok deÄŸerli bir tarama yöntemidir. Rahim aÄŸzındaki hücresel deÄŸiÅŸikliklerin en yaygın nedeni HPV enfeksiyonlarıdır. Hem ulusal hem de uluslararası saÄŸlık kuruluÅŸları, HPV kaynaklı kanserlere karşı korunmak için 11-12 yaÅŸ arası tüm kız ve erkek çocuklara iki veya üç doz HPV aşısının yapılmasını tavsiye eder. Daha önce aşı yapılmamışsa erkekler 21 yaşına kadar, kadınlar ise herhangi bir yaÅŸta HPV aşısı olabilir. 21-65 yaÅŸ aralığındaki kadınlar için düzenli smear ve HPV taramaları ile rahim aÄŸzı kanseri erken teÅŸhis edilebilir.

İhmal Edilmemesi Gereken Tarama Testleri

Pap Smear Testi

Bu tarama testi rahim aÄŸzı kanserini erken teÅŸhis etmek için kullanılır. Kullanımının basitliÄŸi, sonuçlarının kesinliÄŸi ve bu sayede hastalığın ilerlemesini önleme fırsatı sunması nedeniyle kadınlar için en deÄŸerli tarama yöntemi olarak kabul edilir. Rahim aÄŸzı kanserinin %99,7'si HPV ile iliÅŸkilidir. Bu yüzden düzenli taramalar çok önemlidir. HPV'nin kapılmasından kanserin belirmesine kadar olan süre genellikle 10-15 yıl olduÄŸundan bu zaman zarfında düzenli olarak test yaptırılmalıdır. Pap smear ile kadınların rahim aÄŸzı kanseri riski hızla azalır.

Ne zaman yaptırılması gerekiyor?

Cinsel yaÅŸama baÅŸladıktan sonraki 3 yıl içinde veya en geç 21 yaşında Pap smear testine baÅŸlanmalıdır. ÖrneÄŸin cinsel hayata 20 yaşında baÅŸlayan bir kadının üç yıl beklemeyip 21 yaşından itibaren düzenli olarak bu testi yaptırması tavsiye edilmektedir.

Nasıl yapılıyor?

Jinekolojik muayene sırasında yapılan bu iÅŸlem oldukça hızlı ve kolaydır. Rahim aÄŸzından çubuk ya da fırça yardımıyla örnek alınır ve cam üzerine yayılır veya sıvılı testlerde özel taşıyıcılar içinde patoloji laboratuvarına gönderilir. Burada hücreler mikroskop altında özel tekniklerle incelenir. Rahim aÄŸzındaki hücre deÄŸiÅŸiklikleri precancerous lezyonlar olarak adlandırılır ve bunlar deÄŸiÅŸim derecelerine göre sınıflandırılır. Kansere kıyasla bu precancerous lezyonların tedavisi daha kolaydır. Bu da Pap smear'ın önemini vurgular. Bu tarama testinin bir diÄŸer avantajı ise hasta tarafından radyasyon alınmamasıdır.

Risk saptanması durumunda ne yapılıyor?

Pap Smear testinde riskli gruplarda lezyon bulunursa rahim aÄŸzını büyüterek inceleyen kolposkopi prosedürü uygulanır. Anormal görünen bölgelerden biyopsi alınarak smear sonucuyla karşılaÅŸtırılır. Müdahale gereken bir lezyon varsa Leep adlı prosedürle bölgeden doku çıkartılır.

Ultrason Tarama

Ultrasonografi kullanılarak gerçekleÅŸtirilen yıllık düzenli jinekolojik kontroller, yumurtalıklarda oluÅŸabilecek kitlesel lezyonların tanısı ve diÄŸer testlerle bulguların desteklenmesi için hayati öneme sahiptir. Pap smear testi de bu muayeneler sırasında uygulanabilir.

Ne zaman yaptırılması gerekiyor?

Her cinsel olarak aktif kadının, normal ÅŸartlarda yılda en az bir defa jinekolog tarafından kontrol edilmesi tavsiye edilmektedir. Özellikle menopoz döneminde rahim kanseri riskinin belirlenmesi adına rahim iç duvar kalınlığının ölçümü önemlidir.

Nasıl yapılıyor?

Transvajinal ultrason adı verilen bir yöntem ile ultrason cihazı vajina üzerinden uygulanır ve böylece rahim iç duvarı incelenir. Rahim iç duvarı (endometrium) her ay hormonal etkilere baÄŸlı olarak kalınlaşır ve menstruasyon sırasında dökülür. Muayene esnasında burada sürekli bir kalınlaÅŸma tespit edilirse bu bir uyarıcı iÅŸaret olarak kabul edilir. Aynı zamanda bu muayene sırasında yumurtalıklardaki kistik yapılar da deÄŸerlendirilir.

Risk saptanması durumunda ne yapılıyor?

Gerek görüldüÄŸünde, rahim içinden biyopsi ile örnek alınıp patoloji laboratuvarına gönderilir ve sonuçlara dayanarak tedavi planlaması yapılır.

Tümör Belirteçlerinin Taranması

Yumurtalık kanserinde, kan tümör iÅŸaretlerinin yükselmesi nedeniyle, riskli bireylerde bu iÅŸaretlerin incelenmesi teÅŸhisi belirlemede yardımcı olabilir. Ancak, yüksek tümör iÅŸaretleri her zaman yumurtalık kanserine iÅŸaret etmez.

Ne zaman yaptırılması gerekiyor?

Risk faktörleri yüksek olan kadınların, yıllık jinekolojik kontrollerinde tümör iÅŸaretleri kontrol edilir.

Nasıl yapılıyor?

Hastadan alınan kan örneÄŸi üzerinden tümör iÅŸaretleri kontrol edilir.

Risk saptanması durumunda ne yapılıyor?

En sık yükselen yumurtalık kanseri tümör iÅŸareti CA125, adet dönemine yaklaşırken, çikolata kisti olan kadınlarda, kadın hastalıkları miyom bulunanlarda, sigara içen kadınlarda ve hiçbir sorunu olmayan kadınların %2'sinde bile kanser vakalarındaki kadar olmasa da yüksek seviyede bulunabilir. Bu nedenle bu testin sonuçları genellikle bir uyarı olarak kabul edilir. Aile geçmiÅŸinde yumurtalık kanseri olan kadınlarda ise, yüksek tümör iÅŸareti durumunda nedenlerinin araÅŸtırılması önemlidir.

Meme Muayenesi

Her sekiz kadından birinin meme kanseri olduÄŸunu göz önünde bulundurursak bu inceleme oldukça kritik bir durum.

Ne zaman yaptırılması gerekiyor?

Birinci derecede kadın yak olan kiÅŸilerin, erken yaÅŸta adet döngüsü baÅŸlayanlar ve menopoza geç girenlerin risk faktörleri daha fazla olabilir. Bu bireylerin düzenli muayeneleri genellikle daha erken yapılır ancak bugünlerde tüm kadınlara 35 yaşında ilk mamografi çekimini yaptırmaları, bunu ultrason taraması ile tamamlamaları, sonuçları 40 yaşına kadar muhafaza etmeleri ve 5 yıl boyunca herhangi bir sorun olmadığı takdirde 40 yaşından sonra her yıl mamografi çekimini tekrarlamaları tavsiye edilir. Hormonlardan kaynaklanan dolgun meme dokusu 35 yaşından önce mamografinin görüntü kalitesini azaltabilir.

Nasıl yapılıyor?

Her iki memede de mamografi makinesinde plakalar arasında sıkıştırılır ve görüntüler alınır ve elle yapılan muayene ile belirlenemeyecek kadar minik anormallikler bulunabilir.

Kitle tespit edilirse ne yapılıyor?

Kitlenin türü farklı yöntemler kullanılarak belirlenir. EÄŸer kitle malign ise evresine baÄŸlı olarak tedavi planlanır.

Her Ay Elle Muayeneyi İhmal Etmeyin

Kendi kendine meme muayenesi herkesin kolayca uygulayabileceÄŸi bir tarama yöntemidir. Her kadının adet döngüsünün sonunda kendi göÄŸüslerini hissetmesi ve daha önce fark etmediÄŸi bir kütle varsa kadın hastalıkları ve doÄŸum uzmanına veya genel cerrahi uzmanına hemen baÅŸvurması gereklidir. Bu kütle benign olabilir. Ancak kontrol edilmesi zorunludur. Birçok kanser türünde olduÄŸu gibi erken teÅŸhis hayati önem taşır.

Elle muayene nasıl yapılıyor?

Etkili bir kendi kendine meme muayenesi hem ayakta hem de yatarken ayna karşısında yapılmalıdır. GöÄŸüsler arasında herhangi bir asimetri oluÅŸup oluÅŸmadığını ve cilt üzerindeki deÄŸiÅŸiklikleri kontrol etmek önemlidir. Muayene meme ucundan baÅŸlayarak, dairesel hareketlerle tüm meme dokusunu ve koltuk altını içerecek ÅŸekilde parmak uçlarıyla deriden göÄŸüs kafesi kemiklerine doÄŸru basılarak gerçekleÅŸtirilmelidir. Bu süreçte beliren aÄŸrılı ya da aÄŸrısız her türlü kitlenin ve daha önce fark edilmediÄŸi düÅŸünülen en küçük lezyonun bile dikkate alınması ve doktora baÅŸvurulması hayat kurtarır. Daha detaylı bilgi için "Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?" baÅŸlıklı yazımızı okumanızı öneriyoruz. SaÄŸlıklı günler dileriz.

 

KAYNAK:

https://www.northshore.org/obstetrics-gynecology/conditions/

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 10.08.2023 12:39Yayınlanma Tarihi: 02.08.2023 00:00
Yorum Ekle


KATEGORİLER