Kızamık belirtileri tüm dünyada yaygın olan ve oldukça bulaşıcı bir virüs kaynaklı görülür. Bu hastalık kızamık virüsünün sebep olduÄŸu akut bir durum olup ciltte döküntülere neden olur. Havadaki damlacıklar vasıtasıyla kiÅŸiden kiÅŸiye geçen hastalığın kuluçka süresi 10 ile 14 gün arasında deÄŸiÅŸir. Kızamık genellikle çocuklarda görülür ve kış sonu ile ilkbahar başında sıklığı artar. Küçük çocuklar arasında yaygın olan rahatsızlık bir kez atlatıldığında kiÅŸiye kızamık virüsüne karşı bağışıklık saÄŸlar ve hastalığı geçiren kiÅŸi aynı hastalığa bir daha yakalanmaz. Aşılanmamış veya daha önce hastalığı geçirmemiÅŸ yetiÅŸkinlerde de kızamık gözlenebilir ve ilk belirtileri üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer. Kızamığın belirtisi olarak ense ve yüz bölgelerinden baÅŸlayarak vücuda yayılan kırmızı renkli döküntüler görülür.
“Kızamık nedir?” sorusu genellikle çocuklarda görülen ancak her yaÅŸ grubunda görülebilen bir hastalıktır ÅŸeklinde yanıtlanabilir. Kızamık virüsünün neden olduÄŸu bu hastalığın tek kaynağı insandır. Yani hastalığın bulaÅŸma yolu insandan insana ÅŸeklindedir. Tıbbi dilde rubeola ya da morbilli olarak da bilinen bu durum, viral bir solunum sistemi enfeksiyonu olarak tanımlanabilir. Dünya genelinde yaygın olan bu hastalık oldukça bulaşıcıdır ve ciddi komplikasyonlara sebep olabilir.
Aşı ile engellenebilen bir rahatsızlık olan kızamık, çok sayıda farklı saÄŸlık sorununa sebep olabilir. Aşılamaya genellikle bebek 9 aylıkken baÅŸlanır fakat sadece bir doz bağışıklık kazanmak için yeterli deÄŸildir. BaÅŸka bir deyiÅŸle, bağışıklık edinmek için en az 2 doz aşı gereklidir. GeliÅŸmekte olan ülkelerde tüm çocukların aşılanamaması nedeniyle, 5 yaÅŸ altı çocuklar arasında kızamık hastalığı en yaygın ölüm sebebidir. "Kızamık ne demektir?" diye sıklıkla sorulan bir soruyu yanıtlamadan önce, nasıl bulaÅŸtığını açıklamak önemlidir.
Kızamık belirtileri virüsünün kiÅŸiye bulaÅŸmasından yaklaşık 8 ile 12 gün sonra hastalığın ilk belirtileri görülür. Bu belirtiler genellikle basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunu andırır. Burun akıntısı, öksürük, hapşırma, halsizlik, yorgunluk, yüksek ateÅŸ, boÄŸaz aÄŸrısı, ağız içinde ve çevresinde küçük gri lekeler (Koplik lekeleri), gözlerin ışığa hassasiyeti gibi belirtiler hastalığın 1 ile 3 günleri arasında ortaya çıkar. Hastalığın 4 ile 8 günleri arasında ise ateÅŸ 39 ile 41 derece arasında seyreder.
Döküntüler kulak ve ense arkasında baÅŸlar ve ardından yüz, vücut ve son olarak kol ve bacaklara yayılır. Kızamık döküntüleri kırmızı ve kahverengi renkte olup düz formda ve ciltte hafif kabarık ÅŸekildedir. Döküntüler kollar ve bacaklarda ayrı lezyonlar ÅŸeklinde iken vücutta birleÅŸme eÄŸilimi gösterir. Tüm vücuda yayılan bu döküntüler genelde yaklaşık 4 gün sürer. Sonrasında hafif bir soyulma ile beraber baÅŸtan aÅŸağıya doÄŸru solgunlaşıp kaybolur. KiÅŸi, döküntülerin kaybolmasıyla beraber ateÅŸini de kaybeder. Fakat, hastalığın yarattığı öksürük genellikle 10 gün boyunca devam eder.
EÄŸer ateÅŸ, beÅŸ günden daha uzun süre devam ederse, bu durum kızamığın sebep olduÄŸu zatürre veya orta kulak enfeksiyonu gibi çeÅŸitli komplikasyonların belirtisi olabilir. Kızamık vakalarının yaklaşık %30'unda bir veya birden çok komplikasyon görülmektedir. Özellikle aşılanmamış yetiÅŸkinler ve bir yaşından küçük çocuklarda bu risk daha yüksektir. Kızamık, ishal, körlük ve beyin iltihabı gibi rahatsızlıklara da neden olabilir.
Beyinde sinir hasarına yol açabilen Subakut sklerozan panensefalit (SSPE), ilerleyici bir hastalıktır ve kroniktir. Bu durum genellikle kiÅŸinin kızamık geçirdikten 5-6 yıl sonra meydana gelir. Subakut sklerozan panensefalite baÄŸlı olarak ilk semptomların görülmesinden sonraki 6 ile 24 ay içinde hayatını kaybetme ihtimali vardır. Bu nadir komplikasyonlar arasındadır. Bir kiÅŸi, döküntülerin baÅŸlamasından önceki 4 gün ve döküntüler baÅŸladıktan sonraki 4 gün boyunca hastalığı bulaÅŸtırabilir.
Peki kızamık bulaşıcı mı? Rubeola virüs, kızamığa sebep olan paramyxoviridae ailesinin morbillivirus türünden bir üyedir. Bu rubeola virüs, yani kızamık virüsü, RNA virüsüdür ve oldukça bulaşıcıdır. Hastalığın tek kaynağı insanlardır. EÄŸer enfekte bir kiÅŸi konuÅŸurken, öksürürken ya da hapşırırken yaydığı tükürük damlacıkları saÄŸlıklı bir kiÅŸi tarafından solunursa, kızamık bulaÅŸabilir. Hapşıran bir kiÅŸi, hava içinde bir saat süresince aktif kalabilen virüsleri serbest bırakır. Bu nedenle solunum teması, hastalığın yayılmasında önemli bir rol oynar. Enfekte olan kiÅŸinin kullandığı havlu, çamaşır, tabak, çatal veya oyuncak gibi eÅŸyalarla saÄŸlıklı bir kiÅŸinin temas etmesi büyük risk taşımaktadır.
KiÅŸi ellerini sabunla yıkamadan aÄŸzına, burnuna veya gözüne dokunduktan sonra bu nesnelere temas ederse saÄŸlıklı bir birey de virüs kapabilir. Kızamık virüsü saÄŸlıklı bir kiÅŸiye bulaÅŸtığında, burun ve boÄŸazın birleÅŸtiÄŸi yerden (Nazofarenks epitel) vücuda girer ve lenf bezlerine ulaşır. Virüs daha sonra dolaşım sistemi vasıtasıyla vücutta yayılır, çeÅŸitli organlarda bulunan hücre sistemlerine girerek çoÄŸalmaya devam eder. Hastalığın 15 ile 17. günleri arasında humoral ve immün sistem yanıt vererek virüsün çoÄŸalmasını durdurur ve hastalığı kontrol altına alır.
Daha önce kızamık geçirmeyen ya da kızamık aşısı olmayan birisi kızamıkla karşılaşırsa hastalanma ihtimali neredeyse %100'dür. Bu da onu en yüksek risk taşıyan ve bulaşıcılık potansiyeli olan hastalıklardan biri yapar. Virüs, solunan havadaki damlacıklar veya enfekte kiÅŸilerin burun ve boÄŸaz salgılarıyla doÄŸrudan ya da dolaymış nesneler aracılığıyla) sonucu bulaşır. Bu özellikler nedeniyle, virüs toplum içinde çok kolay yayılır. Dünya genelinde her gün aşıya eriÅŸemeyen 380 çocuk kızamıktan dolayı hayatını kaybeder. Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ), gerçekte bildirilen vaka ve ölüm sayılarının yaklaşık 10-50 kat daha fazla olduÄŸunu tahmin etmektedir. Kızamığın geliÅŸmesi için bir kiÅŸiyle temas ettikten sonra geçen süre genellikle 10-12 gündür. Kızamık hastaları, döküntünün baÅŸlamasından dört gün öncesine kadar ve döküntü baÅŸladıktan sonraki dört gün boyunca bulaÅŸtırıcıdır.
Kızamık hastalığı önlemenin en emin ve etkili yolu aşı yaptırmaktır. Kızamık aşısının ilk dozu alındıktan sonra koruma oranı %93'e, ikinci doz alındıktan sonra ise %97'ye yükselir. Kızamığın yayılmasını engellemek için enfekte olan kiÅŸinin sosyal izolasyon uygulaması ve saÄŸlıklı bireylerden uzak durması tavsiye edilir. Aşılanmamak, kızamık hastalığına yakalanma riskini artıran en önemli faktördür.
Peki kızamık aşısı ne zaman yapılır? Çocukluk döneminde rutin olarak uygulanan aşı, kızamığın önlenmesinde en baÅŸarılı yöntemdir. İki doz halinde uygulanması gereken bu aşı, ilk olarak çocuk 9 aylık olduÄŸunda yapılır. İkinci dozu ise genellikle çocuk 4 ile 6 yaÅŸları arasındayken uygulanır. Ancak, çocuÄŸunuzun bu yaÅŸ öncesi riskli bölgelere gitmesi gerekiyorsa, ikinci doz daha erken yapılabilir. Daha önce aşı yaptırmayan veya bağışıklık durumundan emin olmayan kiÅŸiler de iki doz kızamık aşısı yaptırabilirler.
“Kızamık nasıl geçer?” sorusu da konu hakkında sıklıkla merak edilir. Kızamık teÅŸhisi genellikle doktor muayenesi ile konulur. Doktorun muayene sırasında ciltte tipik bir döküntü ve ağızdaki lezyonları görmesi tanı için yeterlidir. Duruma baÄŸlı olarak doktor, diÄŸer hastalıkları elemek ve tanıyı kesinleÅŸtirmek için ek laboratuvar testleri talep edebilir. Tanı, elde edilen bulgulara dayanır. Kızamığın önlenmesi için aşı mevcut olmasına raÄŸmen, hastalığı tedavi etmek için belirli bir yöntem yoktur. Ancak doktor, ateÅŸi düÅŸürmek için ilaç reçete edebilir. Kulak enfeksiyonu veya zatürre gibi komplikasyonlar durumunda, antibiyotik verilebilir. A vitamini takviyesi de semptomların ÅŸiddetini azaltmada yardımcı olabilir. Bu nedenle doktor, hastanın durumuna göre çeÅŸitli ilaçların kullanılmasını öneriyor olabilir. EÄŸer siz veya çocuÄŸunuz hala kızamık aşısı yaptırmadıysanız, en yakın saÄŸlık kuruluÅŸuna baÅŸvurup aşılanarak bu hastalığa karşı korunabilirsiniz.
Kızamık ve kızamıkçık, her ikisi de virüslerden kaynaklanan bulaşıcı hastalıklardır ancak farklı virüs türlerine baÄŸlıdırlar. Kızamık, Paramyxoviridae ailesinden bir Morbillivirus olan Measles virus tarafından neden olunur. Belirtileri arasında yüksek ateÅŸ, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklık bulunur. Hastalığın ilerleyen evrelerinde vücutta yaygın döküntüler görülür. Ayrıca kızamık, özellikle çocuklarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir; zatürree, menenjit ve hatta ölüm riski taşıyabilir. Kızamıkçık ise Rubella virus tarafından neden olunan daha hafif bir hastalıktır. Kızamıkçığın belirtileri genellikle hafiftir ve bazen farkedilmeyebilir. Belirtiler arasında düÅŸük ateÅŸ, boÄŸaz aÄŸrısı ve baÅŸ aÄŸrısı bulunur. Vücutta tipik olarak küçük, pembe döküntüler görülür. Ancak, hamile kadınlarda kızamıkçığın ciddi sonuçları olabilir; doÄŸmamış bebekte doÄŸum kusurlarına veya erken doÄŸuma neden olabilir. Her iki hastalığın da etkili aşıları mevcuttur ve bu hastalıkların yayılmasını önlemek için geniÅŸ çaplı aşı programları uygulanmaktadır.
KAYNAK: https://www.nhs.uk/conditions/measles/
EÄŸer bir kadın hamileyken kızamığa yakalanırsa, anne ve bebek için komplikasyon riski artabilir. Anne ve bebekte %60'a varan oranda komplikasyon geliÅŸebilir ve annelerin %12'sinin hayatını kaybetme olasılığı vardır. DüÅŸük doÄŸum ağırlığı, düÅŸük yapma, erken doÄŸum, fetüsün rahim içinde ölümü ve anne ölümü riski büyük oranda artar. Ancak, doÄŸum sırasında annenin kızamık virüsüne maruz kalması her zaman yeni doÄŸanın enfekte olmasına yol açmayabilir. DoÄŸumsal kızamık, doÄŸumdan sonraki 10 gün içerisinde kızamık döküntülerinin görülmesi ile tanımlanırken, doÄŸum sonrası kızamık, doÄŸumdan sonraki 14 ile 30 gün arasında kızamık belirtilerinin meydana gelmesi durumunda söz konusudur. Hastalığın seyri hafiften ağır dereceye kadar deÄŸiÅŸebilir.
Hamilelik süresince kızamık ve rubella gibi virüsler hem anne hem de bebeÄŸin saÄŸlığını tehdit eder. Bu yüzden, üreme çağındaki kadınların tamamlanmış iki doz MMR aşısının kaydını tutmak önemlidir. Aşı olmayanlar veya hastalığı geçirdiÄŸi belgelendirilmeyenler, hamilelik öncesi aşılanmalıdır. Hamilelik sırasında veya potansiyel olarak bir ay içinde hamile kalabilecek kadınlara MMR aşısı önerilmez.
Kızamığın tipik semptomları olan döküntü ve ateÅŸ genellikle 4-5 gün sürerken, kuru öksürük bir haftadan on güne kadar devam edebilir. EÄŸer ateÅŸ beÅŸ günden daha uzun sürerse, kızamığa baÄŸlı komplikasyonların ortaya çıktığı düÅŸünülmelidir. En yaygın görülenler arasında orta kulak iltihabı ve zatürree bulunmaktadır. Kızamık için bitkisel bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır ve halk arasında bilinen kızamık ÅŸekeri veya kızamık bitkisi gibi ürünlerin kullanılması tavsiye edilmez.
ÇocuÄŸun bağışıklık sistemini güçlendirmek ve vücuduna gerekli vitaminleri almasını saÄŸlamak açısından, flavonoidler bakımından zengin olan meyve ve sebzelerin tüketimine yardımcı olmalıyız.
YetiÅŸkinler de yüksek ateÅŸ, halsizlik, gözyaşı akması ve kaşıntı gibi belirtilerle deneyimleyebilir.
Kızamık, çocuk saÄŸlığı için önemli bir hastalıktır. Özellikle bir yaşın altındaki bebeklerde kızamık son derece ciddi ve hatta ölümcül olabilir.
İshal ve kusma, kulak aÄŸrısı ve orta kulak enfeksiyonu (otitis media), göz enf) veya gözlerde kızarıklık, larenjit, zatürre, bronÅŸit, krup gibi solunum yolu ve akciÄŸer enfeksiyonları, ateÅŸ nöbetleri gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Kızamık bazı hastalarda ve ilerleyen evrelerde oldukça ciddi hatta ölümcül sorunlara yol açabilir. Meningit adı verilen beyin ve omurilik zarlarında enfeksiyon görülebilir. Nadiren subakut sklerozan panensefalit (SSPE) adı verilen beyin inflamasyonu geliÅŸebilir. Bu durum kızamıktan birkaç yıl sonra bile ortaya çıkabilir ve sağırlığa ve beyinde kalıcı hasarlara neden olabilir. Kızamık, karaciÄŸer enfeksiyonlarına (hepatit), göz kaslarının virüs tarafından etkilenme durumunda oluÅŸan ÅŸaşılığa, görme bozukluklarına veya kaybına ve kalp-sinir sistemi sorunlarına yol açabilen ölümcül bir hastalıktır.
Aşılanmamış olmak: Kızamık için aşı yaptırmamak, bu hastalığa kapılma riskini en fazla arttıran faktördür. Yurtdışına seyahat: Özellikle kızamığın hâkim olduÄŸu ülkeleri ziyaret etmek, hastalığı edinme riskini yükseltir. A vitamini eksikliÄŸi: Diyetinizde yeterince A vitamini içeren gıdaların bulunmaması, yaÅŸanan saÄŸlık sorunlarını tetikleyebilir.
Kızamığı engellemede en basit ve güvenli yöntem aşılamadır. İlk doz aşının ardından kızamığa karşı %93 koruma saÄŸlanırken, ikinci doz sonrasında bu oran %97’ye çıkar. Hastalığın yayılmasını önlemek adına, kızamığın bulaÅŸtığından ÅŸüphelenilen kiÅŸilerin saÄŸlıklı bireylerden izole edilmesi gerekmektedir.
Çocuklara rutin olarak uygulanan kızamık aşısı, ilk dozu bir yaşında (12. ay), ikinci dozu ise dört yaşında iki doz ÅŸeklinde yapılmaktadır. İkinci dozun daha erken verilmesi önerilmez. Fakat, eÄŸer 4 yaşından küçük bir çocuÄŸun kızamık salgınının olduÄŸu bölgeye gitmesi gerekiyorsa, ikinci doz aşı uygulanabilir. Bağışıklığı olmayan daha büyük çocuklar ve gençlerin de iki doz kızamık aşısını yaptırmaları gerekmektedir. Daha önce aşılanıp aşılanmadığı belirsiz olan kiÅŸilerin kızamık aşısı yaptırmasında bir sakınca yoktur.
Kızamık aşısının 12 aylıktan küçük bebeklere uygulanması tavsiye edilmez. Bu yaÅŸ grubundaki bebekler, annelerinden hamilelik sırasında alınan antikorların varlığı sebebiyle aşının kızamık bileÅŸenine tepki gösteremezler. Ancak salgın durumlarında, kızamık aşısı altı aydan itibaren uygulanabilir. Yine de bir yaşından önce yapılan aşılar resmi olarak kabul edilmez ve bu çocukların bir yaşında ve 4-6 yaÅŸ arası tekrar aşılanması gerekmektedir.
Hamile kadınların kızamık aşısını olmaları önerilmez. Sadece kızamık deÄŸil, hamilelik süresince hiçbir canlı virüs aşısı uygulanmamalıdır. Ancak, emziren annelerin kızamık aşısını olmalarında herhangi bir sakınca yoktur.
Kızamık aşısı sonrası seyrek de olsa kızamığa benzer yan etkiler görülebilir. Aşıdan sonra yüksek ateÅŸ ve döküntüler meydana gelebilir. Bu belirtiler genellikle hafif ve geçicidir. Yüksek ateÅŸi kontrol altına almak için basit ateÅŸ düÅŸürücüler kullanılabilir. Lenflerde ÅŸiÅŸme ve yetiÅŸkin kadınlarda eklem aÄŸrısı gibi durumlar çok nadiren görülür.
Hamilelik sırasında kızamıktan korunma oldukça önemlidir. Hamilelikte kızamık geçirme; düÅŸük veya ölü doÄŸum, prematüre doÄŸum, düÅŸük doÄŸum kilosu ve anne kaybına yol açabilir. EÄŸer gebelik sırasında hastalığa yakalandığına dair bir ÅŸüphe varsa acilen doktora baÅŸvurulmalıdır.
Kızamık, rubeola ve toksoplazma gibi enfeksiyonlar, erken gebelik döneminde geçirildiÄŸinde bebekte ciddi sorunlara neden olabilir. EÄŸer kızamık veya rubeola antikorlarınız negatifse, bu hastalıklara karşı bağışıklığınız yoktur. Bu durumda doktorunuz sizlere hamilelik öncesi aşı yapmayı önerebilir. Kızamık ve rubeola aşısı canlı virüslerden elde edildiÄŸi için aşıdan sonra 3 ay boyunca hamile kalınmaması ve bu süre sonunda bağışıklığın geliÅŸip geliÅŸmediÄŸi kontrol edilmelidir.
Hayır, bir kez kızamığı geçiren kiÅŸiler, ömürleri boyunca bağışıklık kazanır ve bir daha kızamaÄŸa yakalanmazlar.
"Kanser hastası" terimi çok geniÅŸ bir grubu ifade etmektedir. Bu sebeple her hasta bireysel olarak deÄŸerlendirilmelidir. Ancak grip ve pnömokok aşıları kesinlikle yaptırılmalıdır. Tetanoz aşısının yetiÅŸkin aşı programında yer aldığı unutulmamalıdır. Hastanın durumuna göre, hepatit, Hemophilus influenza ve meningokok aşıları gerekebilir. Genellikle bu hastalar için canlı, zayıflatılmış aşılar - yani kızamık, kabakulak, kızamıkçık, suçiçeÄŸi, sarı humma, oral tifo ve rotavirus aşıları - hastalığa sebep olabileceÄŸinden önerilmez.
Yüksek ateÅŸi olanlar, tüberküloz veya zatürree gibi enfeksiyon hastaları, bağışıklık sistemini zayıflatan bir rahatsızlığı olanlar, kanındaki trombosit sayısı düÅŸük olanlar, radyoterapi veya kemoterapi görenler ve hamile kadınların kızamık aşısı olmaması gerekir.
Kızamık aşısından sonra hafif kızarıklık ve kaşıntı gibi reaksiyonlar görülebilir ama bunlar genellikle uzun vadeli ciddi sorunlara yol açmaz. Alerjik ÅŸok durumları ise oldukça nadirdir. İlk dozdan sonra ciddi alerjik reaksiyon yaÅŸayan kiÅŸilere ikinci doz uygulanmamalıdır. Yumurtaya karşı nefes darlığı, gırtlak ödemi ve bayılma gibi tepkiler verenlerin de aşı olmaması gerekir. Ancak, saman nezlesi veya astım gibi alerjilere sahip kiÅŸilerin kızamık aşısı olmasında bir sakınca yoktur.
Alerji ve kızamık, çeÅŸitli semptomlarla kendini gösteren iki farklı tıbbi durumdur. Alerji, vücudun belirli bir maddeye karşı aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Bu maddeler genellikle zararsızdır ancak alerjisi olan kiÅŸilerde, bu maddelere maruz kalındığında vücutta bazı semptomları tetikleyebilir. Alerji semptomları arasında kaşıntı, kızarıklık, öksürük, hapşırık ve ciltte döküntüler sayılabilir. Alerjilerin tedavisi genellikle belirtilerin yönetilmesine odaklanır ve bu duruma neden olan maddenin kaçınılması önerilir. Kızamık ise virüs kaynaklı bulaşıcı bir hastalıktır. Kızamık virüsünün solunum yoluyla yayılmasının ardından, bu hastalık genellikle ateÅŸ, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklık gibi semptomlarla ciltte karakteristik kızamık döküntüleri görülür. Kızamıkların en etkili önlemi aşılamadır.
Kızamığı daha önce geçirmiÅŸ kiÅŸilere aşı uygulanmasına gerek yoktur. Ancak yanlışlıkla bu kiÅŸilere aşı yapıldığında herhangi bir risk söz konusu deÄŸildir. Aynı ÅŸekilde, daha önce kızamık aşısı olan birine tekrar aşı yapılması da problem yaratmaz.
Türkiye'de 1970'te baÅŸlatılan kızamık aşılama programında 1998 yılına kadar tek doz uygulanmıştır. Bu tarihten itibaren kızamık aşısı iki doza çıkarılmıştır. Nadiren, iki doz sonrasında tam bağışıklık kazanmayan kiÅŸilere üçüncü doz uygulanabilir.
Dünya genelinde bazı tartışmalar, aşıların otizme sebep olup olmadığı üzerine devam etmektedir. Ancak otizm ile aşılar arasında bir baÄŸlantı bulunmamaktadır. Otizmin sebepleri henüz tam olarak bilinmemektedir.
Kızamık, sadece insanları etkileyen bir hastalıktır ve baÅŸka hiçbir hayvan türü tarafından bulaÅŸtırılmaz.
Yurtdışına gidilirken kızamık aşısının yapılması gerekmez. Ancak, kızamığın yaygın olduÄŸu bölgelere seyahat edilecekse dikkatli olmak önemlidir.
Kızamık, oldukça bulaşıcı bir viral hastalıktır ancak cinsel yolla bulaÅŸmaz. Kızamığa yakalanmış bir kiÅŸi döküntülerin baÅŸlamasından dört gün önce ve sonrasındaki dört gün boyunca hastalığı baÅŸkalarına bulaÅŸtırabilir.
Koruyucu aşıların en etkili yöntem olduÄŸu kabul edilir, bu nedenle kızamık hastalığından korunmanın en iyi yolu kızamık aşısı yaptırmaktır. KiÅŸisel hijyenin saÄŸlanması, kalabalık ortamlardan kaçınılması ve maske kullanılması da diÄŸer önlem yöntemleri arasındadır.