Tükürük hayati bir sıvıdır ve konuÅŸma, tat hissetme ve beslenme iÅŸlemlerinde kilit bir role sahiptir. TükürüÄŸün salgılandığı tükürük bezlerinde bazen iyi ya da kötü huylu tümörler meydana gelebilir. Tükürük bezi kanseri genellikle 60-70 yaÅŸ arasında görülür ve erkeklerde daha yaygındır. Malign türdeki tükürük bezi kanserlerinin tedavisinde erken teÅŸhis önemlidir ve hızlı baÅŸlanan tedavi, tedavi sürecinin baÅŸarısını artırabilir. Hastalığın tedavi stratejisi ise kanserin evresine baÄŸlı olarak belirlenir.
Tükürük, ağızda oluÅŸturulan ve su, sodyum, klorür, kalsiyum, potasyum, bikarbonat, immün globulin A, albumin, ptiyalin ve musin gibi maddeleri içeren yaÅŸamsal bir sıvıdır. Tükürük ağız içini nemli tutarak yutmayı kolaylaÅŸtırır ve dil ile dudakların hareket etmesini saÄŸlayarak konuÅŸmayı kolaylaÅŸtırır. Ayrıca diÅŸleri ve ağız içini temiz tutmak için sürekli bir yıkama iÅŸlemi gerçekleÅŸtirir. Tükürük bezleri, tükürük salgısını üretir. Ağız boÅŸluÄŸu, burun, sinüsler, yutak, gırtlak, nefes borusu ve bronÅŸ mukozasında 400-600 arası minör tükürük bezi bulunurken, yüzde iki tarafında ayrıca özel kanallarla ağız boÅŸluÄŸuna baÄŸlı büyük tükürük bezleri de mevcuttur. Bunlar her iki kulağımızın önünde (Parotis bezi), çene altında (Submandibuler bez) ve dil altında (Sublingual bez) birer tane olmak üzere toplamda altı adettir.
Tükürük bezleri, tükürüÄŸün üretimini saÄŸlar. SaÄŸlıklı bir bireyin günlük olarak yaklaşık 1000–1500 cc tükürük ürettiÄŸi bilinmektedir. Tükürük bezleri, ağız içindeki temizliÄŸi koruyarak asidik dengenin ve besinlerin mideye geçiÅŸinin saÄŸlanmasına yardımcı olur. Tükürük, ağız kokusundan sindirime kadar birçok iÅŸlevi olan ve saÄŸlık için hayati öneme sahip bir sıvıdır.
Tükürük bezi kanseri nedir? Büyük (üç çift) ve küçük (yaklaşık bin adet) olarak adlandırılan tükürük bezlerimizden herhangi birinin kanserleÅŸmesi durumunu tükürük bezi kanseri olarak tanımlarız.
Tümörler, genelde iyi huylu (benign) ve kötü huylu (malign) olmak üzere iki kategoriye ayrılır. İyi huylu tümörler daha yavaÅŸ büyür ve komÅŸu ya da uzaktaki organlara metastaz (kanser hücrelerinin yayılması) yapmazlar. Öte yandan, kötü huylu tümörler daha hızlı geliÅŸir ve bölgesel lenf düÄŸümlerine veya uzak organlara (akciÄŸer, karaciÄŸer, beyin, kemik vb.) metastaz yapabilirler.
Tükürük bezi kanseri belirtileri iyi huylu tümörler genellikle yavaÅŸ büyür ve kapsül adlı ince bir zarla kaplanmıştır, bu nedenle çevre dokulara yayılma eÄŸilimleri yoktur. Bu tür tümörler genelde çevreleyen dokuları iter ve kendilerine yer açarak büyürler. Bu süreç aylar, hatta yıllar alabilir. İyi huylu tümörler genellikle aÄŸrıya neden olmaz, hastaların aÄŸrı ÅŸikayeti çok nadirdir. AÄŸrı genellikle tümörün kendisinden deÄŸil, dolaylı sebeplerden kaynaklanır.
Kötü huylu tümörler daha hızlı büyür ve bölgesel lenf düÄŸümlerine veya uzak organlara metastaz yapabilirler. Çevre dokulara yayılırlar ve bu dokuların iÅŸlevlerini bozarlar. ÖrneÄŸin, yakındaki sinirlere ulaÅŸtıklarında bu sinirlerin iÅŸlevlerini engellerler. Ek olarak, kötü huylu tümörler belirli bir boyutta olduÄŸunda aÄŸrıya neden olur. Bu aÄŸrı, tümörün kemik veya çene eklemi gibi yapıları istila etmesinden veya baÅŸ veya yüz bölgesindeki aÄŸrı hissini taşıyan sinirlere ulaÅŸmasından kaynaklanabilir.
Tir ancak bazı durumların bu riski arttırabileceÄŸi düÅŸünülmektedir. Tükürük bezi içinde uzun süre kalan iyi huylu tümörler, çıkarılıp alınmaları gereken durumlar arasındadır. Her ne kadar tümör iyi huylu olsa da, bununla birlikte radyasyon maruziyeti ve sigara kullanımı gibi etmenler de tükürük kanseri riskini yükseltir.
Hastanın baÅŸ-boyun bölgesinde meydana gelen ÅŸiÅŸlik veya aÄŸrı gibi ÅŸikayetleri genellikle tükürük bezi kanserinin erken teÅŸhisine yardımcı olur. Bu belirtiler üzerine doktora baÅŸvuran hastalar, ayrıntılı incelemeler sonucunda hastalığın teÅŸhisini alabilirler.
Doktor öncelikle hasta hakkında detaylı bir anamnez alır ve ardından fizik muayeneye geçer. Fizik muayenede, tükürük bezlerinde herhangi bir ÅŸiÅŸlik veya büyüme olup olmadığı kontrol edilir. ÅžiÅŸlik ya da büyüme varsa, bu alanların boyutları ve sınırları incelenir. Ayrıca, her iki tarafın karşılaÅŸtırılması için bilateral muayene yapılması gerekmektedir.
Tükürük bezi kanserinin tanısında görüntüleme teknikleri de kullanılır. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans görüntüleme (MR) ile tümör ve çevre dokular detaylı bir ÅŸekilde incelenir. Kesin tanı için ise histopatolojik inceleme yapılır; yani doku örneÄŸi alınıp incelenir. Tükürük bezi kanseri teÅŸhisi konduktan sonra, hastalığın evresinin belirlenmesi adına MR kullanışlıdır.
Tedavi yöntemleri, hastalığın evresine göre belirlenir. Tümörün büyüklüÄŸü, çevre dokulara yayılıp yayılmadığı, lenf nodlarına ulaşıp ulaÅŸmadığı ve tümörün histolojik tipi gibi faktörler, hastalığın evrelemesinde rol oynar. Bu bilgilere dayanarak tedavi planı oluÅŸturulur. Cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi gibi seçenekler arasından en uygun olanlar kullanılır ve genellikle bu tedavi yöntemleri kombinasyon halinde uygulanır.
Tükürük bezi kanseri tükürük bezlerini etkileyen bir kanser türüdür. Ancak hiçbir bitkinin bu hastalığın tedavisinde kesin ve bilimsel olarak kanıtlanmış bir etkisi olmadığını belirtmek önemlidir. Tükürük bezi kanserine iyi gelen bitkiler yerine her zaman profesyonel tıbbi yardım almanız gerekir.
Bununla birlikte, bazı bitkiler genel saÄŸlığı desteklemeye ve kanser belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Bunlar arasında yeÅŸil çay, zerdeçal, sarımsak ve zencefil bulunur. Bu bitkilerin antioksidan özellikleri vardır ve bağışıklık sistemini güçlendirebilirler. Yine de, tükürük bezi kanseri veya baÅŸka herhangi bir ciddi rahatsızlıkta olduÄŸu gibi, herhangi bir bitki veya takviyeyi kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Kendi kendine tedavi tehlikeli olabilir ve mevcut tedavi planınızı bozabilir.
Unutmayın, bitkisel tedaviler tamamlayıcı tedavilerdir ve asla standart kanser tedavilerinin yerini almamalıdır. Kanserle savaÅŸmak için en iyi yol daima bir saÄŸlık uzmanının yönlendirmesi altında uygun tıbbi tedaviyi almak ve saÄŸlıklı bir yaÅŸam tarzını sürdürmektir.
KAYNAK:
https://www.cancer.gov/types/head-and-neck/patient/adult/salivary-gland-treatment-pdq
ÇoÄŸu tükürük bezi tümörleri benign, yani iyi huylu karakterdedir. En yaygın olarak parotis bezinde bulunan bu tümörler genellikle saldırgan deÄŸillerdir ve baÅŸka bölgelere sıçrama olasılıkları düÅŸüktür. Ancak, tedavi edilmeyen iyi huylu tümörlerin çok küçük bir ÅŸansla bile olsa maligniteye, yani kansere dönüÅŸebileceÄŸi unutulmamalıdır. Bu sebeple, tükürük bezinin herhangi bir tümörünün uygun ÅŸekilde incelenmesi ve gereken tedaviye hemen baÅŸlanması önem arz etmektedir. Malign veya kötü huylu tükürük bezi kanserlerinde de erkenden teÅŸhis konulup tedaviye geçilirse, tedavinin baÅŸarısı büyük ölçüde artar. Dolayısıyla kulak önünde veya çene altında ÅŸiÅŸlik, yutma zorluÄŸu, yüzde hissizlik ya da uyuÅŸma gibi belirtiler görüldüÄŸünde en kısa sürede saÄŸlık kuruluÅŸuna baÅŸvurmak büyük önem taşır.
Tükürük bezi tümörleri genellikle iyi huyludur ve bu durumun tedavi sonrasında yaÅŸam oranı %95'tir. Ancak, kötü giden ya da tedavisine geç baÅŸlanan veya hiç tedavi edilmeyen malign tükürük bezi kanseri vakalarında bu oran %50'ye düÅŸer.
Pleomorfik adenom, majör ve minör tükürük bezlerinin en sık rastlanılan benign tümörüdür ve bütün tükürük bezi tümörlerinin yarısını, parotis tümörlerinin ise %65'ini oluÅŸturur. Mukoepidermoid karsinom ise majör ve minör tükürük bezlerinin en yaygın malign tümörü olup, tüm tükürük bezi tümörlerinin %10'unu ve bütün malign tükürük bezi tümörlerinin %35'ini oluÅŸturur. Bu tümör çoÄŸunlukla parotiste meydana gelir.
Her ÅŸiÅŸlik kötü huylu bir durumu göstermez. Tükürük bezindeki her bir ÅŸiÅŸlik de kanser anlamına gelmez. Yani, özellikle kulak önündeki (parotis bezinde) ÅŸiÅŸliklerin büyük bir kısmı iyi huyludur. Dolayısıyla, asıl üzerinde durulması gereken nokta, ÅŸiÅŸliÄŸin iyi ya da kötü huylu olup olmadığıdır.
İyonlaÅŸtırıcı radyasyona maruz kalmak, tükürük bezi kanserlerinin en önemli etkenidir. Kauçuk endüstrisinde çalışanlar, asbeste maruz kalabilen madenciler, tesisat iÅŸlerinde ve kereste sektöründe görev yapan bireyler de bu hastalığa yakalanma riski taşırlar.
Tükürük bezlerinden kaynaklanan tümörler genellikle 50-70 yaÅŸ arası kiÅŸilerde yavaÅŸ büyüyen kitle ÅŸeklinde görülür. Tanılama sürecinde muayene ve radyolojik incelemelerin yanında ince iÄŸne biyopsisi de kritik bir rol oynar. Biyopsi ile tümörün benign (iyi huylu) ya da malign (kötü huylu) olduÄŸu belirlenir ve tedavi süreci bu bilgilere göre planlanır. İyi huylu tükürük bezi tümörler çoÄŸunlukla 30-60 yaÅŸ arasındaki kiÅŸilerde ve kadınlarda daha sık görülür ve genellikle mikst tümör veya pleomorfik adenom olarak adlandırılır. İyi huylu tümör durumlarında genelde cerrahi müdahale tercih edilir. Operasyon esnasında, tümörün yer aldığı tükürük bezi genellikle tamamen çıkarılır. İyi huylu parotis tümörlerinde, derin lobun tümör tarafından etkilenmediÄŸi durumlarda sadece yüzeyel lob çıkarılır.
Kötü huylu tümörler, tümörün klinik davranışına, yayılma hızına ve yapısal deÄŸiÅŸim derecesine baÄŸlı olarak düÅŸük, orta ve yüksek olmak üzere farklı seviyelerde gruplandırılır. Yüksek seviye (grade) tümörler daha agresif olup, çevre dokulara ve boyun lenf bezlerine yayılma eÄŸilimindedirler ve uzak metastaz riski taşırlar. Malign tükürük bezi tümörlerinin tedavisinde ilk tercih cerrahi müdahaledir. Operasyon esnasında, tümörün çevresindeki saÄŸlıklı doku da içine alacak ÅŸekilde geniÅŸ bir alanın çıkarılması gereklidir. Tümörün etkilemediÄŸi sürece, ameliyat bölgesinden geçen önemli sinirlerin korunması gerekmektedir; örneÄŸin yüz siniri veya dil duyusunu ileten sinir gibi. Boyundaki lenf bezlerinde tümör yayılımı bulunan ve boyun lenf bezlerine metastaz yapma ihtimali yüksek olan tümörlerde, belirli bir tutulum olmasa bile ameliyat esnasında yakındaki lenf bezleri de alınır (boyun diseksiyonu operasyonu). Radyoterapi genellikle küçük tümörlerin tedavisinde nadiren tercih edilir. Büyük ve yayılma riski yüksek olan tümörlerde ise, cerrahi sonrası radyoterapi ile aynı bölgede tekrar tümör oluÅŸumunu engellemeye çalışılır. Ameliyat için uygun olmayan hastalar veya ileri derecede bölgesel ya da uzak metastaz gösteren hastalarda ilaç tedavisi (kemoterapi) kullanılabilir.
Kötü huylu tükürük bezi tümörleri baÅŸ ve boyun bölgesindeki malign tümörlerin yüzde 3-4'ünü oluÅŸturur. En sık görülme yeri yüzde 75-80 oranla parotis bezi, yüzde 20 oranla alt çene salya bezi ve çok nadiren dilaltı veya minör bezlerdir. Malign tükürük bezi tümörlü hastaların büyük çoÄŸunluÄŸu 60-70 yaÅŸ arasında olup, erkeklerde daha yaygındır.
Yüz kaslarımızı kontrol eden fasiyal sinir, büyük tükürük bezimiz olan parotis bezi içerisinde bulunur. Parotis bezi tümörleri eÄŸer serin loba doÄŸru yayılırsa ve yüz sinirini etkilerse, yüz felci oluÅŸabilir.
Böyle bir durumda Kulak Burun BoÄŸaz hastalıkları uzmanına görünmelisiniz.
Biyopsi, açık biyopsi, ince iÄŸne aspirasyon biyopsisi (İİAB), kor biyopsi ve donuk kesit biyopsi yöntemleri ile gerçekleÅŸtirilebilir. Genellikle parotis ve submandibuler bezlerdeki kitleler için İİAB tercih edilirken, minör tükürük bezlerinde çoÄŸunlukla forseps yardımıyla açık biyopsi (insizyonel) uygulanır.
Bu teÅŸhis yöntemi, dünya genelinde yıllardır milyonlarca hastaya baÅŸarıyla uygulanmaktadır ve bu süreçte tümörün yayılımına yol açtığına dair bilimsel bir delil bulunamamıştır. Bu nedenle, doktorlar tarafından güvenle tercih edilmektedir.
Kulak önünde veya çene altında ÅŸiÅŸlik fark eden hasta hekime baÅŸvurduÄŸunda, teÅŸhis süreci baÅŸlatılır. Åžüpheli bir durumda hekim genellikle ultrason, MR veya BT gibi radyolojik görüntüleme tekniklerini kullanır. Bu, teÅŸhisi doÄŸrulamada ve tedavi planlamasını en etkili ÅŸekilde yapabilmek için bazen iÄŸne biyopsisi ile doku örneÄŸi almayı gerektirebilecek ikinci bir adımdır.
Kötü huylu tümörler hızlı büyüme eÄŸilimindedirler ve lenf düÄŸümlerine veya uzak organlara (akciÄŸer, karaciÄŸer, beyin, kemik vb.) metastaz oluÅŸturma potansiyeline sahip olabilirler. Ayrıca çevre dokulara sızarak bu dokuların iÅŸlevlerini bozabilirler.
Parotis bezi operasyonlarında genellikle kulak önünden çene altına doÄŸru uzanan bir kesi yapılır. Bu kesi, estetik dikiÅŸ olarak bilinen cilt altı dikiÅŸi kullanarak ameliyatın sonunda kapatılır ve minimal bir izle iyileÅŸir. Kesi yerinin kulağın arkasına yerleÅŸtirilmesiyle iz oluÅŸma riskini oldukça azaltabiliriz. Submandibular bez operasyonlarına benzer ÅŸekilde, yaklaşık 3 cm'lik bir kesi çene altına yapılır ve cilt altı dikiÅŸi ile kapatılır. İyileÅŸme süreci tamamlandığında geride kalan iz çok belirgin olmayacaktır.
Tek taraflı parotis ve submandibular bezin çıkarılması, tükürük eksikliÄŸi veya ağız kuruluÄŸuna neden olmaz. Yüzün diÄŸer tarafındaki tükürük bezleri ve mikroskobik tükürük bezleri, eksik olan bezin görevini üstlenir. Tükürük bezi operasyonlarının uzun vadede beslenme ve konuÅŸma gibi iÅŸlevlere etkisi yoktur.
Tükürük bezi kanseri ve tümörlerine yönelik yaklaşımda ilk adım, kanserli dokunun yerini belirlemektir. Ardından bu tümörün iyi huylu mu kötü huylu mu olduÄŸunu anlamaya çalışırız. Bu aÅŸamaların ardından, hastanın en uygun ve en az zarar verecek tedavi seçeneÄŸi belirlenir. Bu tedavi, hastaya minimum organ kaybı, iÅŸ gücü kaybı ve rahatsızlık vermelidir - yani yaÅŸam kalitesini en az derecede etkilemelidir. Bunun yanı sıra, tümörün ne kadar yayıldığı, çevresindeki bölgeye, özellikle boyun lenf düÄŸümlerine veya vücudun baÅŸka bir bölgesine yayılıp yayılmadığına bakılır. Bu bilgiler toplandıktan sonra, hastanın genel durumunu da dikkate alarak tedavi planını oluÅŸtururuz.
Operasyondan sonra, dren denilen bir tüp, ameliyat alanındaki fazla kan ve sıvıyı çıkarmak için kullanılır. Dren genellikle 24 ile 48 saat aralığında çıkarılırken, bölgedeki birikmeyi önlemek için bandajlı bir pansuman daha 3-4 gün süreyle kalabilir. EÄŸer ciltte dikiÅŸler varsa, bu durumda doktorun tercihine göre beÅŸinci veya yedinci günlerde çıkarılırlar. Bu dönem boyunca üç ya da dört kez pansuman yapılması genellikle yeterli olacaktır. EÄŸer cilt kesisi eriyen özel ipliklerle kapandıysa, dikiÅŸleri almak gerekmez. Hastalar genellikle ameliyatın ardından bir hafta içinde rahatça duÅŸ alabilirler hale gelirler. Enfeksiyon riskine karşı bir antibiyotik tedavisi de 3-4 gün süresince uygulanabilir. Ameliyat sonrası hastanın uyanmasının ardından, anestezi etkisinin atlatılması için yaklaşık 3-4 saat boyunca oral yoluyla herhangi bir yiyecek veya içecek verilmez. Ameliyat gününün ilerleyen saatlerinde hasta genellikle yumuÅŸak ve sıvı gıdalarla beslenir ve çoÄŸu zaman ertesi gün normal diyetine döner. Ancak, özellikle büyük çaplı cerrahi operasyonlardan sonra hastanın kendine gelip eski beslenme düzenine dönmesi daha uzun sürebilir. Genelde yüz ve boyun bölgesinde yapılan ameliyatlar, estetik endiÅŸeler göz önünde bulundurularak özenle planlanır ve dikilir. Bu nedenle, olası bir yara izinden (nedbe dokusu) sakınmak için hastalar genellikle kesi alanını bir yıl kadar güneÅŸten korumaları söylenir. Dışarı çıktıklarında yüksek koruma faktörlü kremler veya eÅŸarp, fular gibi aksesuarlar kullanmaları tavsiye edilir. Ayrıca, bazı topikal ilaçların yara izini daha az belirgin hale getirebileceÄŸi unutulmamalıdır.